sayın
başbakanım
“bal tutanın parmağını yaladığı”
gerçeği çerçevesinde
devletin maddi ve manevi
bütün desteğini arkanıza alarak
“yedi düvele” karşı değilse bile
altı yedi partiye karşı verdiğiniz
seçilme mücadelesini
“yüzde elli bir nokta yedi ile”
kazandınız
bu zaferle
siz kendinizi “iktidar” olmanın
en üst noktasına
lakin
“muktedir” olma konusunda
şüpheli bir makama taşıdınız
hayırlı olsun
hayırlara vesile olsun
sayın başbakanım
siz kendinizi
cumhurbaşkanlığına taşırken
başbakanlık için işaret ettiğiniz
sayın Davutoğlu’nun
o makam için
doğru bir tercih
olup olmadığı konusunda
şüphelerim var
sayın cumhurbaşkanım
sayın Davutoğlu’nun
doğum yeri olan
Taşkent’i bilirmisiniz bilmem
Taşkent Konya’nın damı
diyebileceğimiz yükseklikte
dağların doruğunda
sarp geçitlerin
sert iklimlerin
şiddetli rüzgarların olduğu
lakin bir o kadar nezih
güzel bir belde
tam bir kartal yuvası
bu kartal yuvasının eteklerinde ise
Taşkent’in tam tersine
yumuşak iklimin
munis rüzgarların
hakim olduğu bir köy var
Sazak köyü
böyle zıt şartların
özelliklerini gösteren
coğrafyanın evladı
hangi şartların izlerini
başbakanlıkta sergileyecek bilmiyorum
aslında biliyorum
yada tahmin ediyorum
eğer Ayinesi işse kişinin
lafa bakılmazsa
sarp sert ve şiddetli davranış
özellikleri bizi bekliyor
dışişleri bakanlığındaki
sonuç malum değerli yalnızlık
ben gene de sayın Davutoğlu’nun
dışişleri bakanlığı ile
başbakanlık arasındaki kalın çizgiyi
fark edeceğini
Sazak köyünün
şartlarının hakim olduğu
politikalar geliştireceğini
ümit ediyorum
çünkü dışarıdaki
“değerli yalnızlıktan” sonra
içerde “anlamsız kalabalıkların kaosunu”
görmek istemiyorum
bu düşüncelerle
saygılarımı sunuyor
ellerinizden öpüyorum
sosyolojik evladınız