ATATÜRK’Ü KORUMA KANUNU

Önce iki laf

Biri bizden;

“Bir memleketin kanunları,

Ne kadar çoksa o memleket o kadar geridir.”

İbn-i Mahdum

 

-Dakka başına düşen KHK leri görmüşte mi söylemiş-

 

Diğeri ise karşı takımdan;

Lüzumsuz yasalar, lüzumlu yasaları zayıflatır.

Jonathan Swift

 

Atatürk’ü koruma kanunu

NATO’ya girdiğimiz yıl

DP tarafından çıkarıldı.

 

Gerek varmıydı?

Siyaseten vardı. Hala var

 

Tarihen varmıydı: Asla.

Çünkü böyle bir yasayı

Mustafa Kemal zaten koymuştu

Yürürlükte olduğunu

15 Temmuz rezaletinde gördük.

 

Siyaseten lüzumlu

Olmasının iki sebebi var.

 

1-Sureti haktan görünmek.

Bu çerçevede hem DP’li lerin

Hem NATO’cuların buna ihtiyacı var

Biri muhaliflerini susturmak

Diğeri ise yapacaklarına kılıf yaratmak için

Ki hala öyle

 

2-Atatürk’ü tabulaştırarak

Milletin gönlünden uzaklaştırmak

Ki bu konuda mesafe aldılar

Önce hafif eleştiri ile

Başladıkları tahrip ve tahrifi

Galiz küfür ve hakaret noktasına getirdiler

 

Siyaseten gerekli olmasının

Hikmeti sebebi budur.

Bu gün ulaşılan sonuç, o sebebin ürünüdür

 

Tarihen gerek varmıydı… Yoktu.

Ne demişti Atatürk;

“Beni görmek demek

Mutlaka yüzümü görmek değildir.

Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız

Ve hissediyorsanız bu kâfidir.

Demek ki neymiş,

Bir Mustafa kemal varmış, faniymiş.

 

Birde Atatürk varmış,

“Benim naçiz vücudum,

Bir gün elbet toprak olacaktır.

Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.”

 

Atam, milletim dediği

Ama kimi kastettiğini de dillendirdiği

‘Türk milleti’ dediği milletini tanıdığı için

Mustafa Kemali değil- O artık Rabbiyle-

Atatürk’ü yani Cumhuriyeti korumak için

Yasasını da çıkarıyor, gençliğe emanet ediyordu.

1927 yılının Ekiminde

 

Bu yasa diyor ki;

 

“Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen,

Türk istiklâlini,

Türk Cumhuriyeti’ni,

İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”

Sadece iyi günlerde değil

“memleketin dâhilinde,

İktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet

Ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini,

Müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.”

Bu şartlarda bile vazifeni ifa edeceksin.

Yasa bu. Türk gençliği

1951 yasasını mı ciddiye aldı?

-Ki bu gerçek yasayı itibarsızlaştırmak

Amacıyla çıkarılan bir yasaydı.-

1927 yasasını mı?

-Ki gerçek yasa buydu.-

 

Karşı taraftan bir sözle bitirelim

 

”Yasa olmasa dahi vicdan vardır.” (P.Syrus)

İdrak vardır, akıl vardır, izan vardır.

Ama vardır. İnşallah yani

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın