TÜRKLERİN İSLAMİYETİ KABULÜ
Türklerin islamiyeti kabul etmesinin
Kaç yılında gerçekleştiğinin
Türk tarihi, islam tarihi ve dahi dünya tarihi açısından önemi
Konusunda pek çok şey söylemek mümkün.
Bu söylenenler
İslamın bu günkü durumunu
Müslüman’ın içinde bulunduğu mevcut hali
Ne açıklar
Nede yaşanılan sorunları çözer
Türklerin Müslümanlığı neden kabul etiklerinin
Analitik açıdan cevabı ise
Hem sorunları çözer hem de
İslam’ın insani boyutunu ortaya çıkararak
Müslümanların içinde bulunduğu
Kabul edilemez kaosa son vererek
İslam’ın bütün zaman, mekân ve bütün insanlara hitap ettiği gerçeğini
İnsanlık âleminin gündemine sokar
Türkler İslamiyet’i neden tercih etti?
Herkesin öne sürdüğü ve herkesin bildiği bütün gerekçeleri
İtirazsız kabul ediyor
Ama cevabın bunlar olmadığını düşünüyorum.
Türklerin İslamiyet’i kabul etmesinin sebebi
Türkün dünyayı yönetme ideali olan
“Türk cihan hâkimiyeti Mefkûre”sinin
Gerçekleştirilmesinin sırrını islamda bulmalarıdır
“Türk cihan hâkimiyeti mefkûresi”
Türk’ün evrenin bir parçası olan göğü çadır,
Bir diğer parçası olan güneşi de
O çadırın bayrağı kabul edip
Bunlardan ibaret olan dünyayı yönetme görevini de
Türk tanrısının kendisine verdiğini düşünmesidir.
Bu doğudan batıya bütün dünyayı yönetmeye talip olmak demektir
Bu ideali destekleyecek evrensel değeri atam islamda buldu
Müslüman oldu
Çağ coğrafi genişleme çağıydı
Fetih büyük devlet olmanın
Müreffeh toplum yaratmanın
Küresel güç haline gelmenin
Tek yol olduğu çağdı
“Atlı kültürün” yılmaz savaşçılarında bunların
Yapılmasını mümkün kılan meziyetler mevcuttu
Eksik olan iki değer vardı
Birincisi, Evrensel bir söylem
Ki islamda mevcuttu
İkincisi
Cihan hâkimiyeti mefkûresine giderken
Sağlanması gereken maddi ve özellikle manevi destek
Buda “islam âlemini” arkasına alarak gerçekleşebilirdi.
Orta Asya’dan yola çıkıldığında
Durum bu niyet böyleydi
Ön Asya’da islamla karşılaşıldı
Anadolu’ya gelindiğinde hem yeni bir “din”
Hem yeni bir “vatanın” sahibiydiler
Önleri açıktı maddi ve manevi şartlar uygundu
İslam’ın
Fetih
Gaza
Şahadet
Tebliğ
Kavramlarını
Öne çıkararak
Yetmiş iki milleti bir göz ile görme
Kültürüyle harmanladılar
Önce Anadolu’yu vatan edindiler
Rumeli’ye sarktılar
Anadolu’da
Türk birliğini sağladılar
Anadolu ile Rumeli bağlantısında
Sorun yaratan
Bizans’ı ortadan kaldırarak
Hem toprak bütünlüğü sağladılar
Hem tarihi bir imparatorluk sonlandırarak
O imparatorluğun manevi mirasının
Üzerine Osmanlıyı devlet olmaktan imparatorluk olma
Seviyesine çıkardılar.
Artık “cihan hâkimiyeti mefkûresi”
İçin atılması gereken
İki küçük adım vardı
1-Bizanssın imparatorluk mirasından sonra
İslam’ın temsili konusunu da halifeliği üstlenerek
Maddi olduğu kadar manevi imparatorluğu da yakalamak
2– coğrafi genişlemeyi, o gün bilinen dünyada
-Asya, Avrupa, Afrika’da – en uç noktaya ulaştırmak
Yavuz’un Mısır seferi ile halifelik üstlenilerek ilk adım
Kanuni döneminde ise Avrupa’nın içlerine kadar dalarak ikinci adım gerçekleşti
Artık “Türk cihan hâkimiyeti mefkûresi” idealden gerçeğe taşınmıştı.
Kanuni öyle diyor;
“Ben ki,
Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı,
Hükümdarlara taç veren
Allah’ın yeryüzündeki gölgesi,
Akdeniz’in ve Karadeniz’in
Ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun
Ve Karaman’ın ve Rum’un
Ve Dulkadir Vilayeti’nin ve Azerbaycan’ın
Acem’in ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın
Ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün
Ve Diyarbekir’in ve Kürdistan’ın
Ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in
Ve daha nice memleketlerin
Ki, yüce atalarımızın
Ezici kuvvetleriyle fethettikleri
Ve benim dâhi ateş saçan
Zafer kılıcımla fetheylediğim
Nice diyarın sultanı ve padişahı
Sultan Bayezıd Hân’ın torunu,
Sultan Selim Hân’ın oğlu,
Sultan Süleyman Hân’ım.” 1-10 Rebiülahir 932
Yani Türk cihan hâkimiyetini
Gerçekleştiren adamım-
– Daha ne desin-15-24 Ocak 1526