DİRİLİŞ

İç Ana doluya sıkıştırılan millet

tarihindeki ikinci sıkıştırılmadan da

kurtulmaya karar verdi.

Türklerin tarihindeki

birinci coğrafyaya sıkıştırılma hikâyesi

Ergenekon’dur.

 

İkinci sıkıştırılma olayına ise

ikinci Ergenekon demek mümkün.

Birincide önüne bir dişi kurt düşmüş,

demir dağlar eritilerek

doğaya karşı müthiş bir mücadele

verilerek mutlu sona ulaşılmıştı.

 

İkincisinde ise milletin önüne düşen

kurt değil Mustafa Kemaldi.

Mücadele ise doğaya karşı değil

yedi düvele karşı veriliyordu.

Her şeyin bitiğinin sanıldığı nokta,

batı uygarlığının ezberinin bozulduğu noktaydı.

1919-1923 dört yılda

Türk milleti batı uygarlığının

en istemediği yerde bir pencere açtı.

milletlerin bağımsızlık kavgası vermesi

Türkün faydacı kafası

yeni uygarlığın eylem planında

yeni bir uygulamaya

yer açılmasına sebep olmuştu.

Batı uygarlığı

kendi geleceğini

hayat damarları sayılan coğrafyayı

sömürgeleştirmekte bulmuştu.

 

Bu işi önceleri doğrudan

klasik şekilde sonraları ise

o coğrafyayı, etki altına aldıkları

yerel aktörlerle marifetiyle

kontrol etme yoluna gittiler

Türkiye kuvvayi milliye dönemi

ve Atatürk ün hayatta olduğu dönemde

bu etkiye direnerek

lakin alttan alta

bir alternatif oluşturan politika takip etti.

Ekonomik kalkınma,

bölgesel güç birliği girişimleri

ve yeniden doğuşu gerçekleştirecek

tarih ve dil kurumlarının kurulması

hep bu amacı gerçekleştirmeye yönelik eylemlerdir.

Atatürk ün ölümü

ve yetişmiş insan gücünün azlığı

ve köksüzlüğü sebebiyle

1938-1950 yılları arasında

bu ülkeyi yönetenlerin

zihinlerine “İzm” denilen

deli gömleklerini giydirdiler.

Önce batının etkisinde hadimliğe soyundular.

Batıya yaklaştıkça

bizim olan her şeye karşı

olmaya başladılar

ve bu süreç devleti yönetenlerle

millet arasında öyle bir uçurum oluşturdu ki

bu uçurumun kapanması artık mümkün değildi.

1950 yılına gelindiğinde

Türkiye’nin gerçeği ile,

batı uygarlığının amaçları örtüştü.

Batı uygarlığının

ikinci aşamada denediği,

kontrolü yerel aktörler marifetiyle yapma

siyaseti için dünya konjönktürüde,

Türkiye’nin konjönktürüde uygundu.

1950 başlayan bu örtüşmenin

uygulamaları hala devam ediyor.

Bu milletin aydınları,

bu çerçevede

yıllarca batı uygarlığının

değirmenine su taşıdı

hala da taşıyor.

Son yüz yıllık Türk tarihini dört bölümde toplayabiliriz

1-kuvvayi milliye dönemi 1919-1923

2-faydacılık dönemi 1923-1938

3-bocalama dönemi 1938-1950

4-teslim dönemi 1950…

İlk iki dönemi kısaca anlattığım için

burada üçüncü

ve dördüncü

bölümlerden söz etmek istiyorum.

 

 

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın