DOMBIRA ÇALMAK

 

Dombıra malum.

Son zamanların en şöhretli sazı ve şarkısı

 

İki telli,armut şeklinde bir sazdır dombıra.

 

İki teli, beni değil ,bizi temsil ettiğini,

armut şeklide,

armudun ağacın dibine düştüğünü ifade eder.
Arslsanbek Sultanbekov eserinde

dombıra çalarak, dombırayı şu kelimelerle anlatır.
“Kara kış köyüme gelende
Lapa, lapa kar yere düşende
Dombıra mı alırım
Yürek sazım çalarım
Kaygılarımı hiç söylenmem.”
Demek ki neymiş.
Dombıra çalmak;

Kaygıları değil umutları dillendirmek miş,

Dombıra çalmak.
bir milletin özgürlüğü ve bağımsızlığı için

kırk yiğitle “Çin sarayını” basan Kürşat olmakmış.
Dombıra çalmak;

Ergenekon’a hapsolan bir milleti,

demir dağları eriterek,

dünyaya yayılması için

kendi küllerinden yaratılmasına öncülük eden

Bozkurt olmak demekmiş.
Dombıra çalmak .
Orta Asya ya gönderemedikleri bir milleti,

orta Anadolu’ya hapsedenlere

kuvayi milliye olup,

yedi düveli dize getiren Mustafa kemal olmakmış.
bugünün sorunlarını değil

yarının ümitlerini dillendirmek,

çözüm üretmekmiş,

dombıra çalmak.
Ama dombıra çalmak;
kendi milletini “yüzde elli” diyerek,

”benim bacım” diyerek

birbirine düşürmek değilmiş
Dombıra çalmak;
İslam coğrafyasını

“Arap baharı” adı altında

kan revan içinde bırakmak değilmiş.

Dombıra çalmak
Böyle olursa,

bu dombıra çalmak değil,

dombıra’yı çalmak olurmuş.
Biz değil ben diyor,
Ego’na yenik düşüyor
“Benbey” oluyorsan,
Dibine düşeceğin ağacı bilmiyor,

adlandıramıyorsan,
Dombıra çalmaz, dombıra’yı çalarsın
Dombıra çalarsan bir milleti kurtarır

“Başbuğ” olursun.
Dombıra’yı çalarsan bir milleti yok etmeye çalışır

“Führer” olursun.

 

Author: Mehmet ÇEVİK

Bir yanıt yazın